Songül KARAMAN
Mevlevi Terimleri (3)
ÜNVAN - MEVKİ TERİMLERİ
*Cenâb-ı Mevlevi: Mevlevîler, Mevlânâ Celâleddin Rumî Hazretleri için, bu saygılı ifadeyi kullanırlar.
*Ateşbâz-ı Velî: "Ateşbâ "(Farsça ateşle oynayan) demektir. Bu sıfatla Mevlevîlikte özellikle Sultânü’l-ulemâ Bahâeddîn Veled ve oğlu Mevlânâ Celâleddîn Rûmî’ye hizmet eden Muhammed Hâdim (ö. 684/1285) kastedilmektedir.
*Çelebi- Çelebi Efendi: Çelebi, asil, zarif, okumuş, bilgili kimseler için kullanılan bir unvan olarak tarif edilse de daha çok Mevlânâ Celâleddîn Rûmî (k.s.)’nin soyundan gelen kimselere ve Konya Âsitânesi postnişînlerine verilen bir addır. Bu makâma ‘Çelebi Efendilik’ denilmektedir. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri’nin neslinden gelen erkek çelebilere ‘zükûr çelebi’, bu çelebilerin kızlarına ise, ‘inâs çelebi’ denirdi.
*Post: Post mânevî makâma işarettir. Dede ve şeyh post sahibidir. Mevlevîlere ait meydân-ı şerîfte en büyük iki makâmı temsil eden biri kırmızı diğeri beyaz iki post vardır. Kırmızı post şeyh makâmı olarak Sultan Veled Makâmı beyaz post da Ateşbâz-ı Velî Makâmı’dır. Bu posta aşçı dede postu da denir. Kazancı dede ve meydancı dedenin meydandaki postlarının da beyaz renkte olduğu bilinmektedir.
*Post-Nişîn: Posta oturan demektir ki, şeyhler için bu tâbir kullanılır.
*Mesnevîhan: Hz. Mevlânâ’nın (Mesnevî’sini ) okuyup şerh eden kimseye denir.
*Dede: Mevlevî âsitânelerinden birisinde, matbâh-ı şerîfte bin bir günlük çilesini ikmâl etmiş ve husûsî bir merasimle bu unvanı almış olanlardır. Dedeler aynı zamanda şeyh adayıdırlar. Herhangi bir mevlevîhânede şeyhlik makâmı ölüm, azil ve benzeri nedenlerden boşaldığı takdirde içlerinden bu göreve uygun olan bir dede oraya şeyh olarak tâyin olunur.
*Halîfe Dede: Mevlevî terbiyesinde bir cân matbâha yeni çıktığı zaman, ona takip edeceği yolu tarif eder. Matbâha yeni giren bu dervişlere yolu ve erkânı öğretir, onları yetiştirirdi. Mevlevî dedeleri ve şeyhlerinden hatta bazen muhiblerinden ileri gelenlere bir Mevlevî halîfesi tarafından hilâfet verilir ve şeyhliği münhal olan herhangi bir tekkeye tercihan hilâfet alan dede, şeyh veya muhib tâyin edilirdi. Mevlevîlikte hilâfet âdetâ mânevî bir makâmdı.
Ser-Tarîk(Tarîkatçi Dede): Konya Mevlevîhânesi şeyhi, yani ser-mürebbîsidir ki, Mevlânâ’nın hayatında bu vazifeyi Çelebi Hüsâmeddîn îfâ ettiği için Çelebi Hüsâmeddîn Makâmı da denilmektedir. Sorumlu olduğu alan, mutfakta terbiyesini tamamlamış, irfân sahibi olmuş ve bin bir gün çilenin nihâyetinde hücreye çıkmış dedelerin terbiyesini, âdâb erkân ve âdetlerdeki düzeni deruhte etmektir. Bu vazifesiyle ser-tarîk, genel anlamda Konya Mevlevîhânesi postnişînidir.
*Ser-Tabbâh: Ser-tabbâh yani aşçıbaşı, yalnız mübtedî ya da nev-niyâz denilen dervişlerin tahsil ve terbiyesiyle görevlidir. Matbâhtaki mânevî eğitimin, yani çilenin sorumlusu olan kimsedir.
*Hâfız-ı Mesnevî: Mesnevî’nin tamamını ezberleyenler hakkında kullanılan bu hâfız-ı Mesnevî sıfatı Mevlevîlikte önemli bir makâma da işaret etmektedir.
*Halife: Arapça, birinin yerine geçen, arkasından gelen vekil olan kişi anlamlarına gelir. Tasavvuf yoluna girip Allah'a kavuşmayı arzu eden kimseye muhib denir. Bir müddet sonra muhib olana bey'at töreni ile "dervişlik" payesi verilirdi.
*Kâri-i Mesnevî: Mesnevîhândan önce Mesnevî’den şerh edilecek beyitleri okuyan dedeye ‘Kâri-i Mesnevî’ denilirdi.
*İnâs Çelebî: Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî Hazretlerinin neslinden gelen erkek çelebilerin kızlarına, "inâs çelebi" denirdi, inâs, hanım demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.