Yakup ÇAK
Boşluk
İnsan hayatı boyunca bir amaca ulaşmak, bir yere gelebilmek için var gücüyle çalışır. Herkes dünyadan ne elde etmek isterse o minval üzere bir beklenti, bir hayal kurabilir. Kimisi kariyer peşinde koşar, kimisi daha çok kazanmak için ticaret, kimisi memuriyet, kimisi makam mevki… liste herkesin hayata bakışıyla ve beklentisiyle alakalı uzar gider.
Evet çalışmak, yaşamak istediği hayata doğru onu götüren tek vasıtadır. Ne kadar yükselmek isterse o kadar çok kanat çırpmak, yani çalışmak zorunda kalacaktır. Toplumun yaşam tarzı, inançları, töreleri her insana bir misyon yükler. Herkesin kapasitesi kadar bir hayat tasavvuru çizer. Çocuklukta bir an önce büyüyüp hayata atılmak ve o kavganın içinde bulunmak istemekle başlar bu zorlu yolculuk. Eğitim hayatıyla devam eder.
Tabi ki herkesin bulunduğu ortam, ailenin toplum içindeki konumu gerek makam mevki yönünden olsun gerek varlıklı bir kesim içinde olsun gerekse memuriyet veya çalışan olsun, herkesin hayalleri en üst seviyeye yükselmek olacaktır.
Herkes çabası nispetinde bir yerlere gelecektir. Fakat hayatın cazibesi hiçbir zaman tek bir boyutta yaşanmayacak kadar alımlıdır. Çünkü insanın içtimai hayatı, ailesi, çalıştığı ortam ve bulunduğu mevki ona sürekli bir şeylerin eksikliğini telkin edecektir. Ve hayatı sadece tek bir boyutta yaşamak hiç kimseye yetmeyecektir.
Hayat bazı değerleri, hisleri insana belli bir yaştan sonra veriyor. Yoğun çalışma döneminde farkına varamadığı birçok güzellikleri hayatının son evrelerinde gösterir ki, çoğu zaman neden daha önce fark etmediğine şaşar. Fakat artık kendisinde o eski gücü görmediği için yeniden başlamayı göze alamaz. İçinde bir ukde gibi taşır, başka yerlerden bu açığı kapatmak için bahane bulamaz ve büyük bir boşluğa düşer.
Bazı boşluklar vardır ki ne mal ile ne makam ne mevki ne başarı ile doldurulabilir. Bütün hayatını bir şeyleri elde etmek için veya kazanmak için harcamak elbette bu hayat serüveninin bir parçasıdır. Fakat insanın doyum noktasına ulaşması veya yaşı gereği bazı işlerden geri çekilmek zorunda kalması tek boyutta yaşadığı hayatının önünde bir uçurum gibi duran boşluğa düşmesini kolaylaştıracaktır.
Oysa insan dünyevi hayatı için çalışmasının yanında gönlünü meşgul edecek bir meşgaleye de sahip olması gerekir. Bunaldığı zaman kaçıp sığınacağı, hayatın heyulasından kurtarıp kendisini dinleyebileceği, en önemlisi de belli bir zaman sonra iş hayatından uzaklaşmak zorunda kaldığında kendisine bir yer bulabileceği bir alan açması gerekmektedir.
İnsan hangi işi yaparsa yapsın, hangi meslekte en üst mertebeye ulaşırsa ulaşsın, hangi makamın en zirvesine çıkarsa çıksın, hayatının son döneminde o çıktığı makam ve mevkiden uzaklaşmak zorunda kalacaktır. Bu dönemde kendisine ikinci bir boyutta meşgale alanı oluşturmamışsa, o derin boşluğa düşecektir. En kötüsü ise itibarını bulunduğu makamdan alıyorsa oradan inmek, toplum içinde neredeyse yok sayılma dercesine kadar inebilecektir.
İnsanın bu dönemde hissedebileceği en büyük eksiklik çalışma hayatı zamanında kendisine ikinci bir dünya oluşturamamasıdır. Çünkü insan günü yaşamakla hem bedenini hem de ruhunu tatmin edemez. Kendisine ruhuna hitap edecek bir alan açmamışsa, içine düştüğü boşluktan kurtulması kolay olmayacaktır.
Hayatı boyunca ulaşmak istediği bir makama doğru mücadele eden kişi, bu çalışmasının semeresi olarak istediği yere gelecektir. Fakat gerek yaşlanınca gerek emeklilik zamanı geldiğinde sadece makam ve mevkii için kendisine gösterilen bütün izzeti ikramlar, hürmetler bir anda kesilecektir. İşte o zaman kendisini ifade edecek bir yer bulamayacaktır. Ve boşluk içinde büyüdükçe kendisi boşluğun kendisi olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.