SEÇİME DOĞRU

Toplumu harekete geçiren olgular, kişinin gerek dini gerek siyasi gerekse dünya görüşüne ne kadar uygunsa, kişi tarafını o cihette seçecektir. Elbette ki bu tercihler sadece o kişiyi bağlasa da genel olarak toplumun bir kısmını temsil hakkı kazandırıyor.

Seçime sayılı günler kaldı ve siyasiler yoğun mesai harcıyorlar. Pazarlıklar, vaatler, projeler vs. herkes elindeki bütün argümanları kullanma telaşında. Her seçim döneminde olduğu gibi bu seçimde de toplum iki mahallenin yarışı şekline dönüştü. Bir tarafta bütün süreci sadece mevcut hükümetin gitmesi üzerine yoğunlaştıranlar, diğer tarafta ise topluma yeni kazanımlar sunabilmek için yeni projelerle yola devam etmek isteyen hükümet.

Son yıllarda iletişim araçlarının çokluğu ve adeta serbest kürsü görevi icra eden mecralar olmaları sayesinde, artık yapılan pazarlıklar kapalı kapılar arkasında kalmıyor. Kim kimle yürüyor, kimin menfaati kime uyuyorsa ister zihniyet ister ideoloji ister dava gibi kavramlarını bir süreliğine sumen altı ederek, seçim sonrasına kadar gündemlerinden çıkarıyorlar ve asla bir çatı altına girmeyecekleri zihniyetlerle kol kola giriveriyorlar.

Burada gözden kaçırılmaması gereken, birilerinin makam ve mevki sahibi olmak için toplumun önüne koyulan bu seçim argümanını kendi şahsi çıkarları için kullanıyor olması. Evet illaki vatan millet kaygısı taşıması konusunda vatandaşın hangi görüşe sahip olursa olsun, gerçek anlamda vatanını milletini seven insanlar olduğunda kuşku yok. Fakat ideolojileri, izmleri, davaları bu süreçte kullanan siyasiler var. Seçim bittikten sonra makam sahibi olanlar yine fil dişi kulelerine dönecekler ve kendilerini seçenleri ve seçmeyenleri birbiriyle baş başa bırakacaklar.

Ne kadar tuhaftır ki, böylesi durumlarda en büyük yanlışlara, yalanlara bile çok masum kılıflar bulunuyor. Oysa her toplumun kendine göre bir adeti, geleneği, töresi vardır. Ve hiç kuşku yok ki, toplum kendisine benzeyenleri, kendisi gibi düşünenleri, kendisi gibi yaşayanları, kendi hassasiyetine, kutsalına saygı göstereni tercih edecektir.

Buraya kadar olan kısım herkesin bildiği ve gördüğü şeyler. Hangi görüşe sahip olursa olsun, insan ilk önce karşısındaki söz söylediğinin de bir insan olduğu gerçeğini unutmasın. Dünyada ne kadar görüş varsa menfi veya müspet fark etmez illaki onu sevecek bir insan topluluğu olacaktır.

Sen sevdiğine, değer verdiğine nasıl ki kötü bir sözü, kötü bir vasfı yakıştıramıyorsan, sevmediğin kişi de sevdiğine öylesi hasletleri yakıştıramaz. “İnsanın gönlü kulağından beslenir” derler. Eğer ki bir insanın gönlüne girmek istiyorsak sözün güzelini, yumuşağını söylememiz gerekir. Onda gördüğümüz yanlışa sövmek yerine doğruyu ona yaşantımızla göstermeli ve kazanma yoluna öyle gitmeliyiz. Unutmayalım ki yanlış üslup gerçeğin katilidir.

Elbette ki doğrunun sesi asla susmamalı ve en güzel üslupla söylenmeli. Gündemimizi oluşturan seçim sürecinde, sinir uçlarımızla oynayanlara o fırsatı yine bizim verdiğimiz gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım. Unutmayalım ki her insanın hayata, insanlara, inanca, dünyaya bakışı farklıdır ve herkes kendi görüşünün en mükemmel olduğu zannıyla yaşar.

İster iktidar olun ister muhalefet,

İster seçen olun ister seçilen

Hiçbir makam, hiçbir mevki,

Sevdiklerinizin ve sizi sevenlerin gönlünden daha muteber değildir...

Hele ki başkasının kazanacağı makamlar için o kâinatın en muhteşem sarayını sakın yıkmayın...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.