Yılmaz SANDIKÇI
MİLLİYETÇİ YERİNİ BİLİR!
Hafta sonu sandığa gidiyoruz ve seçim sonuçlarını dünya bizden çok merak ediyor. Çünkü Türkiye dünyanın akupunktur noktasında oturuyor. Dünyada söz sahibi olmak isteyen her devlet topraklarımızda bir iğne sahibi olmak için yarışıyor. Bunu başarmak için de Türk Milletini zayıf düşürmek, gerek mezhep, gerek etnik ve ideoloji tabanlı fitne fesat projeleri çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
*
Düşman düşmanlık etmek için vardır, düşmanı düşmanlık etti diye suçlamak ahmaklıktır. Önemli olan düşmanın bize operasyon çekecek, zarar verecek cesareti bizim hangi yanlış politikalarımızdan aldığını, gücü bizim hangi eksik yönlerimizden bulduğunu anlamak için kendimize bakmaktır. Bu bakış ancak, parti ayrımı yapmayan milliyetçi görüş ile yapılırsa gerçeği gösterir.
*
1980 öncesinde, birileri milletimizi Sağcı - Solcu, Sünni - Alevi diye birbirine düşürmeye çalışmıştı! Yetmedi! Milletimizi, Türkçü - Kürtçü diye ayrıştırmaya çalıştılar, sonra Milliyetçi - Ümmetçi, Cumhuriyetçi - Osmanlıcı, Atatürkçü - Abdülhamitçi, Laik - Şeriatçı hatta Atatürkçü - Kemalist diye bile bölmeye çalıştılar bizi ve hala da çalışmaktalar.
*
Düşmanın yalan, dolan oyunlarını gerçek zanneden bir kesim, önümüzdeki seçim sürecini kargaşa, iç savaş, darbe gibi kirli sözlerle şaibe altına almaya çalışsa da Türk Milletini oluşturan basiret sahibi halklar bu oyunları daha önce bozduğu gibi yine bozacaktır! Çünkü sağduyu sahibi vatandaşlarımız sorunun Türkiye’deki farklılıklar arasında değil, asıl sorunun Türkler ile Türk düşmanları arasında olduğunu biliyorlar…
*
Bu gerçeği anlayacak kadar aklını kullanamayan kardeşlerimiz ise yalanları yayan düşman beslemesi ajanların Müslüman görüntüsüne, Türk gibi konuşmasına kanıyor ve düşmanın ayrıştırma projelerine hizmet ediyor.
*
Diğer yanda da demokrasi adına haklar, özgürlükler gibi söylemlerle aynı düşmana hizmet edenleri görmezden gelemeyiz. Durum çok karışık yani!
*
Düşmanın kaşıyarak kanatmaya çalıştığı farklılıklarımız aslında bizi biz yapan ve güçlendiren unsurlardır. İşin aslını aramayı bilenler, anlıyor ki bu farklılıklarımız bir binine zıt da değildir. Tam tersine ya birbirinin devamı, ya da bir birinin tamamlayıcısıdırlar. Bu açıdan bakanlar, sorunun farklılıklarımızda değil, diyalog yeteneği ile işbirliği kültürü gelişmemiş, işin aslını aramak yerine kanarak “zan ile hareket eden” kandırılmış kafalarda olduğunu görmektedir.
*
Anlaşılmalıdır ki; Bir yandan Osmanlıcılık maskesi altında Osmanlıyı övücü konuşmalar yaparak tarihimizdeki kayıp ve yanlışlarımızdan ders almamızı engelleyenler aslında Türk düşmanlarına, diğer yandan şekilde Müslüman gibi görünerek, Müslüman gibi konuşarak Müslümanları adaletsiz, liyakatsiz ve hurafe katılmış şeriat söylemleri ile kandıranlar da aslında İslam düşmanlarına hizmet etmektedir.
*
Batıda “Türk” sözcüğünün “Müslüman” demek olmasına rağmen, içinde Türk olan her şeye karşı kin kusanların, bırakın Türklüğünü, Müslümanlığı bile şüphelidir. Bunların sakalına, sarığına, takkesine, cübbesine, fesine, türbanına, camiden hacdan gönderdiği resimlere hatta Kur’an tilavet etmelerine kanmamak gerekir.
*
Çünkü İslam dinine girmek yani Müslüman olmak sadece bir başlangıçtır. Ahiret yaşamımızı kurtaracak olan ise Müslüman olduktan sonraki mümin olma seviyesine yükselme çabamızdır. Yani kişinin söz ile Müslümanım diyerek ettiği iman ile ahlakını, kendisinden emin olunan, güvenilen, ikiyüzlülük etmeyen kişi olma seviyesine yükseltmeye çalışmasıdır ahiret hayatımızı kurtaracak olan. Yani sözü aşıp özde ve manada mümin olmaktır. Ancak defalarca gördük ki alnı secdeye giderken milletimizi kandırmak için her türlü ahlaksızlığı yapanlar yakalanınca Müslüman rolü oynuyorlar. Devletimizi yıkmak, milletimizi bölmek ve vatanımızı parçalamak için, sinsi ve gizli siyasi emellerini Müslüman görüntüsü altına saklıyorlar.
*
Biliyorum, sinsi düşmanın Müslüman kılığına girip, gerçek Müslümanların arasına karışması işimizi zorlaştırıyor. Bunlar, düşman yalanlarını tarih diye anlatan sahte tarihçiler ve hurafeyi din diye anlatan hain hocalar eli ile İslam dinini, İslam uğruna en çok şehidi veren Türk milletine karşı acımasızca kullanıyorlar. Bu durum kafaları daha da karıştırıyor.
*
Açıkça görünen odur ki, düşman Müslüman kılığına sokarak aramıza karıştırdığı elemanları ile Türk milletinin birliğini hedef almaktadır. Bu saldırıya karşı durmanın yolu da Türk milletinin birliğini sağlamaktır, bunu başarmanın, yani;
Üzerimizdeki sinsi emellerini, Müslüman görüntüsü altına gizlemelerini önlemenin yolu “senin dinin sana, bana liyakatini göster” diyebilmektir.
Üzerimizdeki düşmanca emellerini, Müslüman görüntüsü altına gizlemelerini önlemenin yolu “senin dinin sana, bana adaletini göster” diyebilmektir.
*
Bunu yapacak olan da ancak bilinç sahibi milliyetçi görüştür! Türkün milliyetçiliği İslam’a hizmet ile yoğrulmuştur. Bu birlik gücünü ayrıştırmak için bazı farklılıklarımızı kaşıyan siyasetçilerin vereceği zararı önleyecek olan, parti ayrımı yapmadan, hangi tarafta olursa olsun yandaşlık etmeyen ve vatanın bütünlüğünü, milletin birliğini düşünen sağlam omurgalı milliyetçi bilinçtir. Milliyetçilik değil ırkçılık ayaklar altına alınacaktır! Selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.