Yılmaz SANDIKÇI

Yılmaz SANDIKÇI

HANGİ ŞERİAT?

Tedbir almak yerine tepki verenlere kanmayalım artık diyoruz! Zor bir şey mi istiyoruz? Yaşanan sorunlarda sorumluları, suçluları ortaya çıkarmak ve tekrar etmesini önlemek üzere tedbir almak için çalışmalar yapmak yerine bu tür acıların suçunu kadere bağlayanların, halkımızı kandırdığını ve uyuttuğunu görmüyor muyuz?

*

Kadere inanmanın iman gereği olduğunu biliyoruz ve şüphe de duymuyoruz elbette! Ancak halkımızı kader ile kandıranların, Allah ile aldatanların yani doğru bilgiler ile bile milletimizi yanlış yollara saptıranların neye iman ettiğini bilemiyoruz henüz! Bizim inandığımız Allah’ın dinine iman etseler, halka yalan söylememeleri gerekir değil mi?

*

2014 yılındaki Irak seyahatim sırasında, Soma’da kömür madeni faciasında 301 madencimiz şehit olmuştu.

*

2016 yılındaki Mısır seyahatim sırasında Ankara’da askeri servis araçlarımıza bombalı saldırı sonucu 29 şehit vermiştik…

*

Çok bir şey istemiyoruz, acılara sebep olan yanlışlıklara ve eksikliklere karşı tedbir almayanların, ihmalkâr davrananların görevden alındığını, cezalandırıldığını, vicdanları rahatlatacak şekilde cezalandırıldığını görmeyi bekliyoruz sadece!

*

Niçin böyle diyorum? Anlatayım;

*

Fransızların Napolyon’u, Mısır’ı işgal ettiğinde piramitlerin önünde duran insan başlı aslan heykeli olan devasa Sfenksi topa tutturmuş, ancak sadece burnunu yaralayabilmiş! Biraz eğlenmiş olmalı. Sonra işgal hareketine devam etmiş. Peki, işgal kolay iş mi? Hele bir de içeriden işbirlikçi yandaşlarınız yoksa?

*

O yıllarda Osmanlının bir vilayeti olan bu kocaman Müslüman ülkeyi işgal ettiğinde, Napolyon Mısır halkı üzerinde etkili olan dergahları (tekke ve zaviyeler) tespit etmiş, onlara erzak göndermiş… Kendisini eleştiren komutanlarına ise şu açıklamayı yapmış; “…dergahların, tarikat şeyhlerinin muhabbetini kazanırsak bize karşı oluşabilecek direnişi en kökünden kırmış oluruz, işimiz kolaylaşır…”

*

Hristiyan bir komutandan erzak yardımı geldiğini gören tarikat hocaları, şeyhleri ne yapmış dersiniz? Elbette önce şaşırmışlar, sonra oturup düşünmüşler(*) ve şu sonuca varmışlar; bir Hristiyan komutan bizim gibi İslam’a hizmet(!) eden bir dergaha (tarikata veya cemaate) yardımda bulunuyorsa bunda bir hikmet vardır. Olsa olsa bu adam Müslüman olmuştur da Müslüman olduğunu gizlemek zorunda kalıyordur.

*

Müslüman olmasa, bize niçin yardım göndersin ki?! Ve Napolyon’un görüntüde belli etmese de kalben müslüman olduğu kanaati oluştuğundan Fransız işgaline karşı direnmeyi yersiz bulmuşlar. Herkes namazına niyazına devam etsin. İşgalci Fransız olsa da komutan kalben müslümandır ve bu işgalde de bir sakınca yoktur… Şeklinde düşünmüş Mısırlı müslümanların dergah, tekke, tarikat, cemaat yöneticisi olan hocalarında, şeyhlerinde.

*

Mısır gibi büyük bir toprağın Osmanlıdan koparılması ve daha sonra İngiliz yönetimine geçmesinde bu zihinsel kaymanın, kandırmanın, kandırılmış olmanın ve din(!) adına aklı kullanmayı engellemenin etkisi açık değil mi?

*

Daha sonra Osmanlı vatanı işgal edilirken Türk milletine “Yunan ordusu halifemizin izni ile geldi, karşı koymayın” diyenler kimdi dersiniz?

*

İngiliz prensi (şimdi kralı oldu) Charles’in gizli Müslüman olduğunu anlatan hocalar, şeyhler, üstadlar kime hizmet ediyor olabilir?

*

Şimdi sorum şu, adalet istemedikleri halde şeriat isteyen cemaatler ve tarikatlar aslında kimin şeriatını istiyor olabilirler, Allah’ın mı yoksa Allah ile aldatanların mı? Bunlar kimin hizmetindeler sizce!?

***

(*) Düşündüler de aklı zeka ile mi yoksa hafıza ile mi kullandılar? Aklı hangi seviyede kullanarak düşündüler!?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.