Yılmaz SANDIKÇI
TARTIŞMA!
Sürekli bir tartışma içindeyiz, herkes tartışıyor. Kalpler kırılıyor, gönüller yıkılıyor ama sonuç alamıyor.
*
Çünkü, çoğunluk
bilgi yerine malumat ile tartışıyor.
sebeplerini bilmediği olayların sonuçları üzerinden tartışıyor.
işin aslını bir yana bırakıp şekil, görüntü ve söylenti üzerinden tartışıyor.
işin aslını anlamak için değil, kendi doğru zannettiği şeyleri dayatmak için konuşuyor.
*
Toplum, insanın konuşma becerisi gibi bir mucizenin yararını göremiyor, gelişemiyor. Birbirine düşüyor. Birbirini yiyor.
*
Çünkü, çoğunluk hakikati ortaya çıkarmak için konuşmak yerine haklı çıkmak için konuşuyor. Güçlü olan, sesi gür çıkan haklı görünüyor! Görüntü tamam da hakikat nerede diye soranlar çoğunluk olamıyor? Soramıyor çünkü gücü elinde tutan cevap vermiyor çoğunlukla!
*
Oysa gelişmiş ve medeni toplumların siyasi bilincinde, hesap, soru sorma hakkı ile cevap, hesap verme sorumluluğu koruma altındadır.
*
Bu bilinç olmadan yapılan tartışmalar geri kalmış toplumların en belirgin özelliğidir. Böyle sonuçsuz kalan tartışmalar geri kalmanın da sebebidir!
*
Oysa tartışmalar kavga aracı değil, bilginin yayılması ve gelişmesi sayesinde gelişmenin, medeniyetin aracı olmalıdır.
*
Olamaz! Çünkü;
Geri toplumlarda bilgi ile malumat arasındaki farkı anlayacak kadar düşünen insanlar çoğunlukta değildir!
*
Geri toplumlarda bilim ile ilim arasındaki farkı anlayacak kadar düşünen insanlar çoğunlukta değildir!
*
Geri toplumlarda bilim insanlarının kıymeti anlaşılmazken, ilim insanlarının daha çok itibar görür.
*
Geri toplumlarda anlamadıkları şeyleri anlamak için anlama kapasitesini geliştirmeye çalışan kişiler yerine, anlamadıkları şeyleri inkar eden, anlamadığı kişileri reddeden ve dışlayan kişiler çoğunluktadır!
*
Geri toplumlarda, çoğunluk, bilmek ile inanmak arasındaki farkı bile anlayacak kadar düşünemez. Anlamaz, öğrenmez ama kanar!
*
Kanmak, kandırılmış olmak bir mazeret veya marifet değil suçtur ancak bazıları bu durumdan bile menfaat sağlar gelişmemiş toplumlarda.
*
Ancak yeterince düşünemeyen ve işin aslını aramayanlar, hakikati ortaya çıkarmak için konuşanları dinlemek yerine haklı çıkmak için konuşanları dinler böyle toplumlarda…
*
Sözcüklerin küçük oldukları halde çok büyük anlamlar taşıdıklarını dikkate almadan konuştukları için sonuç alamazlar, öğrenemezler, gelişemezler ancak bol kavga çıkarırlar. Peki bunlar kime hizmet ediyorlar?!
*
Bu sorunlar kahve köşelerinde, TV ekranlarında hatta TBMM’ndeki tartışmaların sonuçsuz kalma sebeplerinden sadece bir kısmıdır. Konuşmalarımızda bunları dikkate alabilirsek, huzurun da siyasetin de kalitesi artacaktır bence. Anlayanlara selam ve dua ile.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.