Songül KARAMAN

Songül KARAMAN

SADREDDİN KONEVİ HAZRETLERİ

Esas ismi Eb’ül Me’ali Muhammed bin İshak tır. Bu isim dedesinin ismidir ve ona verilmiştir.Hicri yıl olarak 605, Miladi yıl olarak 1207 yılında Malatya da dünyaya teşrif etmişlerdir.

Babası İshak Efendi büyük bir alim ve itibarlı bir zattır. Şeyh Sadreddin Konevi babasını küçük yaşlarda kaybetmiştir. Daha sonra Konya ya o yıllarda gelen Şey’ül Ekber Muhyiddin-i Arabi Hazretleri annesiyle evlenmiştir.

Sadreddin Hazretlerinin eğitimi ile bundan sonra Muhiydin-i Arabi Hazretleri alakadar olmuştur. Muhyiddin Arabi Hazretleri ile birlikte Şam’a gitti ve onun derslerini ara vermeden takip etmiştir. Onun vefatının ardından büyük alim zatlardan mutasavvıf Evhadüdin –i Kirmani’den feyz almıştır. Daha sonraları Mısır ve Hacca gitmiş ve dönüşünde 1241 Yılında Konya’ya yerleşmiştir. Konya ya gelişi bir menkıbe de Konya eşrafından birinin oğlunun tedavi etmesi ile irtibatlandırılmıştır.

Muhyiddin Arabi Hazretlerinden nefsini terbiye yollarını öğrenmiştir. Sadreddin Konevi Hz. Günlerini riyazet ve mücadele ile nefsiyle uğraş vermekle geçirmiştir. Öyle derecelere gelmiştir ki uyumaması için Muhyiddin Arabi Hz. Onu alır, yüksek bir yere oturtur düşme korkusu ile uyumaz tefekkür ile meşgul olurdu. Sadreddin Konevi Hz. Tasavvufta olduğu kadar zahiri ilimlerde de yüksek seviyelere ulaşmıştır. Bilhassa Hadis ilminde en yüksek dereceye ulaşmıştır. Hadis derslerinde icazet yani (Diploma, Hasis okutma yetkisi verirdi) Dergahında zamanın beyleri, emirleri, bilginleri, vezirleri ders görerek feyz almışlardır. Mevlâna Hz. İle aralarında güzel bir dostluk bağı vardır. Aralarında fikir alışverişleri yapmışlardır. Bir gün Mevlana Hz. Sadreddin Konevi Hz. ziyarete gitmiş, Hadis dersi okutmakla meşgul olan Sadreddin Konevi Hz. Mevlâna Hz. görünce edeben onun yanında hocalık yapmaktan utanmış, dersi onun vermesini ricada bulunmuştur. Abdurrahman Cmi Hz. Nefehatül –üns adlı kitabında ki bir bölüm de anlatılan olay şu şekildedir. Bir gün Sadreddin Konevi Hz dergahında bir toplantı verdi. Konya’nın en tanınmış beyleri, emirleri, bilginleri hep orada bulunmaktaydılar. Şeyh Sadreddin Konevi Hz. toplantı odasında baş köşede bir seccade üzerinde oturmuş, konuşma yapıyordu. Ansızın Mevlâna Hz. içeri girdi. Sadreddin Konevi Hz. ve içerdekiler hemen ayağa kalktılar onu karşıladılar. Şeyh oturduğu seccadeye Mevlâna Hz. oturmasını niyaz etti. Mevlâna Hz. ‘’Bu büyük Şeyhin seccadesine oturursam kıyamette ne cevap veririm ‘’diye özür diledi. Seccadeye oturmadı. Bunun üzerine Şeyh Hz. seccadenin yarısına sen otur, yarısına da ben oturayım diye teklifte bulundu. Mevlâna Hz. yine oturmadı. Bunun üzerine Şeyh’’ Hz. Mevlâna’nın oturmak istemediği bir seccade de bizim ne işimize yarar, bizde artık oturmayız demişlerdir. Mevlâna Hz. dostluğuna işaret eden bir durumda cenaze namazını Konevi Hz. kıldırmasını vasiyet etmiştir.

Tasavvuf alanında eser veren Konevi Hz. nin üslûbu olabildiğince felsefidir. İbnül Arabi ile Konevi Hz. arasında ki üslup ve yaklaşım farkı tasavvuf geleneğinde her iki düşünürü tanımlamak için kullanılan ‘’İbnü’l Arabi Sufi hakim, Konevi Hz. ise Hakim Sufi dir. sözünde ifadesini bulur. 1) Miftâhul Gayb *ve’l –cem ve tafşilühu 2) İ’caz’ül –beyân fi tefsiri ümimil Kur’an (Fatiha Suresinin geniş tefsiri3)Şerhu Esmâ’illâ’il –Hüsna 4 )El –Fükûk fi esrar, müstenidâti hikem’il-Fuşûş 5) Şerhu erbaine hadîs 6)En-Nefehâtül –ilâhiyye 7)En-Nuşûş fî Tahkiki ‘t –Tavri’l –Mahsûs 8)El-Mürâselât 9)Tebşıraltül-mübtedî ve tezkiretü’l müntehî eserleridir.

Sadreddin Konevi Hazretleri kendisi ile alakalı bir olayı şöyle anlatır ‘’ Hocam Muhyiddin-i Arabî hayatta iken, benim yüksek mertebelere ulaşmam için çok uğraştı. Lakin hepsi mümkün olmadı Vefatından sonra bir gün kabrini ziyaret edip dönüyordum. Birden kendimi geniş bir ovada buldum. O anda Allah-ü Teâlâ’nın muhabbeti beni kapladı. Birden Muhyiddîn –i Arabî nin ruhunu çok güzel bir surette gördüm. Tıpkı sâf bir nurdu. Bir anda kendimi kaybettim. Kendime geldiğimde onun yanında olduğumu gördüm. Bana selam verdi. Hasretle boynuma sarıldı ve Allah-ü Teâlâ’ya hamd olsun ki perde arada kalktı ve sevgililer kavuştu, niyet ve gayret boşa gitmedi. Sağlığımda kavuşamadığın makamlara, vefatımdan sonra kavuşmuş oldun buyurdu diye aktarmıştır.

Sadreddin Konevi Hazretleri 1274 (H.673) Tarihinde Konya’da vefat etmiştir. Kabr-i Şerif-i Konya’da kendi adı ile anılan caminin bahçesinde bulunmaktadır .Ruhuna Fatiha hediye ederken şefaatlerine mazhar olmak duası ile rahmetle anıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.